Antalya İli Finike İlçesi, Arif Köyü sınırları içerisinde yer alan Arykanda Antik Kenti’nin ismi Likya dilinde “Ary-ka-wanda”, “yüksek kayalığın yanındaki yer” anlamına gelmektedir. Kentin adının filolojik açıdan yerli Anadolu dilini yansıtması, bölgenin en eski şehirlerinden biri olduğunu göstermektedir. Arykanda’nın yanı sıra, son yıllarda Limyra ve Patara’da ele geçen Geç Kalkolitik– Erken Bronz Çağı baltaları genel olarak bu bölgenin yoğun, olarak iskân edildiğine işaret etmektedir. Ancak, II. bine tarihlenen taş balta dışında, buluntulara dayanarak, şehir tarihini İÖ 5'inci yüzyıldan önceye götürmek güçtür. İÖ 5'inci yüzyıla ait yerli beylerden Kuprili ve Aquwami’ye ait sikkeler, Pers egemenliği sırasındaki Arykanda’yı yansıtırken, bunu İÖ 4'üncü yüzyıla tarihlenen Limyra Beyi Perikles’e ait sikkeler izlemektedir. Bu duruma göre Arykanda’nın bir süre Limyra egemenliğinde kalmış ve İskender ile birlikte el değiştirmiş olması gerekir. İskender’in ölümünden sonra bölgenin diğer şehirleri gibi Ptolemaiosların, ardından Seleukosların eline geçtiği, Apemea (Dinar) Barışı'ndan sonra ise Rodos’un kontrolüne girdiği bilinmektedir.
İÖ 2'nci yüzyılda Arykanda’nın Likya Birliğine dâhil bir şehir olarak sikke bastığını görüyoruz. İS 43’te İmparator Klaudius’un Likya Birliğine son verdiği tarihte Likya Bölgesi Pamphylia ile birlikte bir eyalet haline sokulmuş ve Roma’ya bağlanmıştır. İS 2'nci yüzyılda Arykanda isminin çeşitli kaynaklarca çokça anıldığı bir dönemdir. İS 240 yılında büyük depremden sonra kısmen onarılan şehir, Bizans egemenliği sırasında “Akalanda” veya “Orykanda” adıyla anılır. Kalıntı ve Bizans kaynaklarına dayanarak 11'inci yüzyıla kadar varlığını bildiğimiz Arykanda’nın bu tarihten sonra yer değiştirmiş ve bugünkü karayolunun güneyine taşınmış olması mümkündür.
Arykanda kenti, Şahinkaya diye bilinen sarp bir kaya yüzeyinin dibinden başlayan, güneye eğimli arazi üzerinde yer almaktadır. Kentte en üst seviyede yer alan yapı, Şahinkaya’nın güney batı eteğindeki gözetleme kulesidir. Kulenin güneyindeki üçgen plan veren akropolün kentin ilk yerleşim yeri olduğu düşünülmektedir. Bu alanın doğusunda Bouleuterion ve doğusundaki üç dükkânın kuzeyinde İÖ 4'üncü yüzyılda inşa edilmiş Güneş Tanrısı Helios adına yapılmış tapınak bulunmaktadır. Kentin gözetleme kulesinden sonra en üst seviyedeki diğer yapısı İS 1'nci yüzyılda inşa edilen stadiondur. Tek uzun kenarlarında oturma sıraları yer almakta, diğer uzun kenar yamaca açılmaktadır. Bir alttaki terasta, bölgenin ufak fakat en iyi korunmuş tiyatrosu yer alır. En alttaki terasta ise agora ve meclis binası işlevi de veren odeon görülür. Şehrin güneydoğusunda bulunan gymnasium, hamamın hemen yanında yer almakta ve hamam-gymnasium görünümü vermektedir. Şehrin “Doğu Nekropolü” olarak isimlendirilen mezar alanı, birçoğu ayakta kalmış anıt mezarlarla dikkati çeker. Birbirine teras görevi gören anıt mezarların tümü İS 2nci yüzyıla ait olup bunların altındaki terasta çatı hizasına kadar ayakta kalmış hamam, şehrin iyi koruna gelmiş yapılarından biridir. Şehrin su ihtiyacı, büyük bir beceri ve su mühendisliği örneği gösteren tesislerle sağlanmaktadır. Aykırıçay’ın çıktığı yerde sarp kaya yüzeylerine oyulmuş dört ayrı seviyedeki kanal, şehre su getiren sistemin ana hatlarını oluşturur.